Türkiye’de Elektrikli Araçlarda Şarj Krizi

Image

Elektrikli araçlar Türkiye’de giderek yaygınlaşırken, şarj istasyonu altyapısındaki eksiklikler kullanıcıları zorlayan başlıca konular arasında yer alır. Kent merkezlerinde bile yeterli istasyon sayısına ulaşmak zorken, şehirler arası ulaşımda bu sorun daha da belirgin hâle gelir. Büyükşehirlerdeki sınırlı sayıdaki hızlı şarj noktası, yoğunluk nedeniyle verimli kullanılamaz. Anadolu’daki birçok ilde ise kullanıcılar istasyon bulmakta büyük zorluk yaşar. Şarj altyapısı geliştirilmeden elektrikli araç satışlarının artması, sürdürülebilir bir ulaşım sistemine geçişi zorlaştırır. Şarj istasyonlarının sayıca artması kadar, doğru konumlandırılması ve teknolojik donanımı da önemlidir. Tüm bu unsurlar birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye’nin elektrikli ulaşım alanında sağlam bir adım atması için öncelikle altyapı problemini çözmesi gerekir.

Şarj Ağı Dağılımındaki Eşitsizlik

Türkiye genelinde şarj istasyonları sayısında artış gözlenir ancak bu artış bölgesel eşitlik sağlamaz. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde yatırımcılar şarj ağı kurmakta daha istekli davranır. Fakat Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde istasyon sayısı oldukça azdır. Bu dengesizlik, kullanıcıların bölgesel olarak elektrikli araç tercihlerini etkiler. Şehirler arası ulaşım planlayan biri, şarj haritasını kontrol etmeden rota belirleyemez. Hatta bazı bölgelerde birkaç yüz kilometrelik alanda tek bir hızlı şarj noktası bile bulunmaz. Yatırımların büyük kısmı metropollere odaklanır. Oysa kırsal ve küçük şehirlerde de şarj ihtiyacı vardır.

Dağılım eşitsizliği yalnızca şehirler arasında değil, şehir içinde de farklılık gösterir. Bir ilçede beş farklı noktada şarj alanı varken, komşu ilçede hiç istasyon olmayabilir. Altyapı eksikliği, kullanıcıların yaşadığı bölgeye bağlı olarak elektrikli araçlara yönelimlerini belirler. Bu nedenle kamu ve özel sektör iş birliklerinin, dağılımda adalet sağlayacak planlamalarla hareket etmesi gerekir. Yatırımlar yalnızca yüksek araç yoğunluğuna göre değil, ulaşım stratejilerine göre yönlendirilmelidir. Aksi hâlde büyüyen araç sayısı, dengesiz altyapı ile ciddi sorunlara yol açar.

Kullanıcı Deneyimini Etkileyen Faktörler

Elektrikli araç kullanıcıları için istasyonun sayısı kadar deneyim kalitesi de önemlidir. Kullanıcılar, şarj noktasına ulaştığında boş soket bulamamakla sık sık karşılaşır. Özellikle yoğun şehir içi alanlarda uzun süre beklemek zorunda kalınabilir. Mobil uygulamalar üzerinden istasyon doluluk oranlarını takip etmek mümkün olsa da bu veriler her zaman güncel olmayabilir. Şarj cihazlarının çalışır durumda olmaması ya da teknik arızalar da sık karşılaşılan durumlardır. Bu tür problemler kullanıcıda güven kaybı yaratır. Özellikle işe gidiş gelişte ya da acil durumlarda şarj bulamamak, araç sahipleri için ciddi bir stres kaynağı hâline gelir.

Bir diğer kullanıcı deneyimi problemi ise şarj ücretlendirme politikalarıdır. Farklı firmaların farklı fiyatlandırma sistemleri kafa karışıklığı yaratır. Şarj süresi uzadıkça artan ücret tarifeleri, özellikle düşük gelir grubundaki kullanıcılar için ek maliyet anlamına gelir. Uygulamalar arasında ödeme sistemlerinin uyumsuz olması, tek bir platformdan tüm istasyonlara erişimi zorlaştırır. Bazı kullanıcılar NFC ile ödeme yaparken, bazıları yalnızca uygulama üzerinden işlem yapabilir. Bu durum, basit bir işlem olması gereken şarj sürecini karmaşık hâle getirir. Tüm bu deneyim sorunları, kullanıcıların araçlarından soğumasına neden olabilir.

Özel Sektörün Rolü ve Yatırımlar

Türkiye’de özel sektör şarj altyapısının gelişmesinde önemli bir rol üstlenir. Yerli ve yabancı birçok girişim, istasyon kurmak için EPDK’dan lisans alarak faaliyete başlar. Zorlu Enerji’nin ZES markası, ülke genelinde yaygınlaşan şarj ağı ile dikkat çeker. Eşarj ve Sharz.net gibi diğer markalar da farklı şehirlerde yatırımlarını artırır. Özellikle alışveriş merkezleri, otoparklar ve zincir marketlerde özel sektör destekli istasyonlar kurulmaya devam eder. Ancak tüm yatırımlar aynı hızla büyümez. Pazarın doygunluk oranı, yatırım kararlarını etkiler. Kar amacı güden firmalar, az araç bulunan bölgelerde yatırım yapmaktan çekinir.

Özel sektörün yatırımlarını artırması için teşvik mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekir. Devlet destekleri ve vergi muafiyetleri, şarj yatırımlarının cazibesini artırabilir. Uzun vadeli kira garantili alan tahsisi ya da altyapı desteği gibi uygulamalar, yatırımcıyı teşvik edebilir. Özellikle kamu binalarının otoparklarına özel sektör eliyle istasyon kurulması, bu iş birliğinin bir parçası olabilir. Yeni nesil istasyonlarda güneş paneli entegrasyonu ya da enerji depolama sistemleri kullanılarak sürdürülebilirlik sağlanabilir. Türkiye’de birçok yatırımcı bu potansiyeli fark eder. Ancak mevcut düzenlemelerin iyileştirilmesi şarttır.

Çözüm İçin Atılacak Adımlar

Türkiye’de şarj istasyonu sorununu çözmek için bütüncül bir planlama yapılması gerekir. Dağınık yapıdaki yatırımlar yerine, merkezi bir strateji ile altyapı haritası çıkarılmalıdır. Bu harita üzerinden eksik bölgeler belirlenerek öncelikli yatırımlar yönlendirilmelidir. Şehirler arası ulaşım güzergahlarında minimum 100 km’de bir hızlı şarj istasyonu bulunması zorunlu hâle getirilmelidir. Mahalle düzeyinde her 2 km’de bir yavaş şarj noktası bulunması, günlük kullanım kolaylığı sağlar. Yeni konut projelerinde şarj altyapısı için yasal zorunluluklar getirilmelidir.

Standartlaştırma, çözüm sürecinin temel taşlarından biridir. Tüm şarj istasyonları, tek uygulama üzerinden erişilebilir hâle getirilmelidir. Kullanıcılar farklı firmalara ait istasyonlarda ayrı ayrı hesap açmak zorunda kalmamalıdır.

  • Yatırımlar bölgesel eşitliğe göre yönlendirilmelidir.
  • Devlet teşvikleri yatırımcıyı cesaretlendirmelidir.
  • Şarj süreleri ve ücretleri şeffaf olmalıdır.
  • Bakım ve denetim süreçleri sıklaştırılmalıdır.
  • Yerli teknolojiler desteklenerek maliyet azaltılmalıdır.

Bu adımlar atıldığında, Türkiye elektrikli ulaşımda güçlü bir altyapıya sahip olabilir.